Filiz Tüylüoğlu

Herkese selamlar  Bu yazımı otuz yaşında, artık olgun ama hala genç, akıllı, bilgili bir hanım olarak yazıyorum size. Evetttttttt artık tam olarak otuz yaşındayım:) Günlerdir etrafımda ki insanları o kadar çok gerdim ki doğum günümle ilgili, ''Bu sene otuzuncu yaş günüm çok büyük sürprizler bekliyorum, kimsenin yapmadığı, hiç akla gelmeyen şeyler bekliyorum'' diye diye herkesi inanılmaz gerdim :)) Otuz yaş sendromuna girmenin yerine insanları Filiz'in otuz yaş sendromuna soktum :) Kesinlikle çok eğlendiğim bir doğum günü oldu benim için. Bu dünya da ki en büyük başarı iyi insanlar biriktirebilmek, ben bu konu da ne kadar şanslı olduğumu bir kez daha gördüm. Etrafım da üzerime titreyen, mutlu olmam için uğraşan ne kadar çok insan varmış bunu bir kez daha gördüm, her biri benim için çok kıymetli, hepsini çok seviyorum. Kızlar otuz yaş inanılmaz muhteşem bir yaş kesinlikle, bir kere yaşlanıyorum diye endişelenmeye hiç gerek yok, benim göz kenarlarım da henüz...

Çok kıymetli bir zaman da yaşıyoruz bence, elbette bir çok olumsuz durumlarla karşılıyoruz ama kadınların verimli, üretken, özgür olduğu bir dönemdeyiz. Bir çok kadın istediği takdir de bir çok imkana sahip olabilir, kendini her anlam da yetiştirebilir. Bilgiye ulaşmak günümüz şartların da çok daha kolay, istenilen her alan da eğitim alabilme şansına sahibiz bir çoğumuz. Hiçbir kadın böyle bir dönemde kendini bilgiden, eğitim den mahrum bırakmamalı.  Çalışma hayatın da olmak, üretmek, kendimize bir amaç belirlemek yaşamlarımızı anlamlaştırmak için çok önemli bir adım. Bir kadının hayatı sadece evinden, çocukların dan ibaret olmamalı. Mehmet Aslantuğ bu konu ile ilgili çok güzel bir söz söylemişti ''Hiçbir kadın üretimden çekilip bütün istikbalini bir adamın vicdanına, aşkına, günün sonun da bir gün aklının karışmasına bırakmamalı'' ne kadar güzel bir düşünce değil mi?  Günümüz de bir çok genç hanım evlendikten sonra çalışma hayatlarına malesef ki son veriyor...

Muhteşem bir yaz dönemini daha geri de bırakıyoruz. Bol bol güneşlendik, maviyi, yeşili bolca içimize soluduk ve şimdi yaprak dökümü zamanı. Sonbahar biraz hüzünlü, ayrılık mevsimi gibi benim için. Ben yaz aylarını çok seven biriyim, sevdiğim şeyleri arka da bırakıyormuşum gibi hissediyorum. Ama sonbaharın için de bolca umut da var aslında. Ardımız da kalmış olsa da yaz yeniden gelecek, çok daha güzel güneşli günlerin önümüzde olduğu hissi, geri de bıraktıklarımızdan çok daha iyilerinin gelecekte bizi karşılayacağı umudu var içimizde. Konu güneş, deniz ve doğa üçlüsü ise size uzunca methiyeler dizebilirim, neyse konuma döneyim hemen :)  Trençkotlar eminim ki bir çoğunuzun dolabında bulunan parçalardır. Havaların daha serin olduğu dönemler de, hemen hemen bütün kıyafetlerinizle rahatça kullanabileceğiniz ürünlerdir.Geçiş mevsimlerinin olmazsa olmazıdır aslında trençkotlar, astarlı oldukları için genelde su geçirmezler  ve yağmurlu zamanlar için çok ideal bir özellik bu....

Uzun bir bayram tatilini geri de bıraktık. Tatili büyük bir sabırsızlıkla bekliyordum, yoğun bir sezon geçirdik ve gerçekten çok yorulmuştum bu tatil tam bir şifa oldu, gerçi ilk üç gününden sonra işimi özlemeye falan başladım ama yine de güzeldi :) Ben tasarımcıyım, bedenimden çok zihnim çok yoğun bir şekilde çalışıyor, benim gibi çalışan biriyseniz yıl da en az bir kaç kez kısa sürelide olsa küçük tatil planları yapmalısınız, yoksa çalışma konusunda çok zorlanıyorsunuz. Bu bayram tatilin de Gökçe adadaydık. Benim çok keyif aldığım bir yer Gökçe ada. Doğası, denizi, küçük köyleri, sıcak insanları ile kendinizi çok rahat hissedeceğiniz, bolca oksijen depoladığınız muhteşem bir ada. Türkiye'nin en büyük adası olmasına rağmen Bozca, Cunda gibi adalara kıyasla çok daha sakin. Eğer tatil sizin için doğa ile iç içe olmak, sessizlikte kendinizi dinlemekse yani aradığınız bolca huzursa kesinlikle bunu Gökçe adada bulabilirsiniz. Ama öyle gece hayatları falan bu ada da sakın arama...

Ayakkabılar... Biz kadınları bu dünya da  ayakkabılardan daha hızlı bir şekilde mutlu edebilecek hiç bir şey yoktur herhalde. Bir kadın eğer kendini dünyanın en mutsuz insanı hissediyorsa hemen onu bir ayakkabı mağazasına götürün, o üzgün yüz ifadesi anın da tam tersine dönüşecektir, yani en azından beni mutsuz görürseniz bana tam olarak bunu yapın :) O renk renk, model model, taşlarla parıldayan, çiçeklerle süslenmiş ayakkabılar hangimizi mutlu etmez ki kızlar. Nişantaşın da showroom'u bulunan Lutvelizade son zamanlar da ki en cici ayakkabıcılardan biri kesinlikle. Özellikle topuklu ayakkabı kullanırken zorlanan ama topuklu ayakkabının zarifliğinden de vazgeçmek istemeyen kadınların hayran kalacağı modeller tasarlıyorlar. Bir ayakkabının modelinin şıklığı kadar kalıbının rahatlığı da önemlidir, kalıpları da kesinlikle çok rahat. Ayrıca bir ürün tercih ettiğiniz de ayağınızın durumuna göre size uygun olup olmadığı konusunda da sizi bilgilendiriyorlar. İnternet sitele...

Bütün kış boyunca dört gözle beklediğimiz yaz aylarını yaşıyoruz. Ben kesinlikle yaz insanıyım güneş tepem de olmalı, doğayı en canlı renkleri ile görmeliyim. Böyle renkli zamanlar da değmeyin Filiz'in keyfine :) Her an her yerde kalemim, kağıdım elim de olur yazarım, çizerim. İniş çıkışlı hallerimle etrafım da ki insanları biraz yorsam da hepsinin sevgisini iliklerime kadar hissediyorum :) eee yani konu yazsa duygular da bir hayli ile coşuyor.  Lakin her güzelin bir kusuru olduğu gibi, bizi coşku ile dolduran yaz aylarının da bazı kusurları var. Çok fazla nemin olduğu o boğucu sıcak günler eminim ki bir çoğunuzu rahatsız ediyordur. Özellikle son dönemler de büyük bir aşkla tercih ettiğim yarasa kesim kıyafetlerin kullanımın dan biraz bahsetmek istiyorum size. Yaz ayları için çok ideal olan bu kesim kıyafetler çok serin kalmanızı sağlayacaktır, özellikle pamuklu ya da içerisin de yüksek oran da viskon bulunan kumaşlardan hazırlanan yarasa tunik ya da elbiselerle çok raha...