Ana içeriğe atla

ÇİÇEK DİYARI ''DİOR''


   Modaya yön veren büyük isimlerin hayat hikayelerini okuduğunuz da bir şekilde küçüklüklerinden itibaren bu işin içinde olduklarını anlarsınız ancak Christian Dior'un hikayesi çok daha farklı. Kendisi zengin bir ailenin ikinci çocuğu, gayet iyi bir hayatı olan biri. Babası diplomat olmasını istemiş ancak kendisinin sanata olan merakı onu buralara getirmiş ve kırk bir yaşın da açmış kendi moda evini. Öncesin de babasının yardımı ile bir sanat galerisi açmış, sonrasında savaş nedeni ile ailesi zenginliğini kaybediyor, işler pek yolunda gitmiyor. Savaş sonrasın da kendi moda evini açmış ve bu şekilde modanın devleri olma yolunda ki ilk adımını atmış.


    Bu markanın ismini duyduğum her an heyecanlanıyorum. ''Dior'' demek lüks demek, ışıltı demek, kocaman kloş etekli elbiseler demek, minik minik çiçekler demek. Hazırlanan kıyafetler de muazzam bir işçilik var, özellikle bazı kıyafetler resmen ilmek ilmek işlenerek hazırlanıyor. Haute coutere kıyafetlerin en iddalı isimlerin den biri olduğunun söylenmesine gerek yok sanırım. Tasarımların da yıllardır bozulmayan o muhteşem çizgileri, kıyafetler de ki keskin vuruşlar, kullanılan renklerin uyumları tam anlamı ile mükemmel.


   Christian Dior çiçeklere olan merakını hep dile getirirmiş, bunu günümüzde ''dior'' tasarımların da hala görmek mümkün. Kıyafetlerin üzerine tek tek işlenen o minik çiçeklere hayran olmamak mümkün değil. O dönem de hazırladığı kıyafetler alışılmışım dışında olduğu için insanların çok ilgisini çekmiş. Dar omuzlar, beli saran, kalça dan itibaren bollaşan kocaman etekler. Kıyafetler de ki o gösteriş aslında Dior'un bel kemiği.
 ''Dior'' zerafet ve lüks demek.
Geçtiğimiz kadınlar günün de bu marka bir video yanınladı, kadının gücünü vurguladıkları bu video da ''Biz kızlar değil zehirin ta kendisiyiz'' demiş. Bilmem belki de öyleyizdir :)

Yorumlar